İlçemiz Çaycuma

İlçemiz Çaycuma

30.12.2012 3055

 ÇAYCUMA

Çaycuma Kaymakamlığı

ÇAYCUMA İLÇESİ NÜFUS BİLGİLERİ
(2011 Yılı ADNKS Nüfus Sayımına Göre) ERKEK KADIN TOPLAM

GENEL

45.945   48.820  94.765

İLÇE MERKEZİ

11.499   12.174  23.673

FİLYOS BELDESİ (BM) (B)

  2.658  2.767 5.425

KARAPINAR BELDESİ (B)

  1.263   1.302 2.565

NEBİOĞLU BELDESİ (B)

  1.094   1.231 2.325

PERŞEMBE BELDESİ (BM) (B)

  1.334   1.325 2.659

SALTUKOVA BELDESİ (BM) (B)

  1.943   1.996  3.939

KÖYLER

26.154 28.025

    54.179

  Çaycuma Adının Kaynağı

Çaycuma´nın adının kaynağıyla ilgili değişik varsayım ve rivayetler vardır. Bu varsayımları başlıca iki grupta toplamak olasıdır.

    * Bir varsayıma göre Çaycuma adı "Çay" ve "Cuma" sözcüklerinden türemiştir. Cuma günleri Filyos Çayı kenarında pazarın kurulmasıyla pazara gelen halkın zamanla "Çay´a,Cuma´ya gidiyorum" biçimindeki söyleyişi bir süre sonra "Çaycuma" olarak kullanılmaya başlamıştır.

    * Bir başka varsayıma göre; Filyos Çayı kıyısına Yakademirciler Köylüleri ile Velioğlu Köylüleri ortaklaşa bir cami yaptırmışlardır. Her hafta cuma günü hem pazar kuruluyor, hem de civar köylerden gelen yurttaşlar bu camide cuma namazı kılıyorlardı. Filyos Çayı ve bu caminin adından hareketle "Çay" ve "Cami" sözcükleri zamanla kaynaşmış, önceleri "Çaycami" olan söyleyiş biçimi daha sonra "Çaycuma"ya dönüşmüş ve o günlerden bu yana yerleşim yerinin adı Çaycuma olarak kullanılmaya başlanmıştır.

    İlçenin bugünkü yerinde 50-60 hanelik bir köyün olduğu, daha sonra merkezi bir konumda bulunması dikkate alınarak idari bölünmede bucak olarak yer aldığı bilinmektedir.

    Filyos Çayı´nın Zonguldak yakası "Çarşamba",karşı yakası da "Perşembe" olarak adlandırılırdı. Çaycuma bucak merkezi Çarşamba yakasında yer aldığından Çarşamba nahiyesi olarak adlandırılmıştır.Bir rivayete göre, ilçe teşkilatları kurulurken Abdülhamit´in sarayında bulunan Devrekliler "Devrek´in ilçe olmasında ve Çaycuma´nın da bucak merkezi olarak Devrek´e bağlanmasında" belirleyici olmuşlardır. Bu idare bölünmede Devrek "Hamidiye Kazası","Çaycuma´da "Çarşamba Nahiyesi" adıyla idare bölünmede yer almıştır.

    Şehir halkının büyük çoğunluğu civar köylerden gelip yerleşenlerden meydana gelmiştir. Hamit Kalyoncu bölgeyle ilgili yaptığı tez çalışmasında ilk yerleşimleri şöyle anlatıyor: "Şehir halkının çoğunluğu civar köylerden gelmedir. Yalnız Köktürk soyadını taşıyan ve diğer halk tarafından ´beyler´ veya ´Rumbeyoğulları´ diye anılan grup ise bölgeye Bolu taraflarından gelmişlerdir. Çaycuma´nın ilk yerlileri olduklarını öne süren Rumbeyoğulları´nın ifadesine göre "Çaycuma Rum diyarı iken bu bölgeyi ıslah için gelen ataları Gazi Mehmet Paşa Rumları silmiştir. Üç oğlunu Çaycuma, Beycuma ve Mengene Beyi olarak yerleştirmiştir. Gazi Mehmet Paşa daha sonra Belgrat´ta şehit olmuş ve oraya gömülmüştür. "Yalnız bu olay hakkında bir tarih verilemediği gibi başka bir açıklama da yapılamıyor."
Osmanlı Salnamelerinden elde edilen bilgilere göre,şehirdeki iki camiden Eski Cami olarak bilineni (bugün ki 50.Yıl Camisinin bulunduğu yerdeki cami) Rumbeyoğlu Hacı Ali Bey tarafından yaptırılmıştır. Bu caminin kapısı üstüne 1240-1820 tarihi vardır. Bu tarih bazılarına göre yapılış, bazılarına göre de tamirat tarihidir.
Şehir halkından derlenen bilgilere göre, Çaycuma´da yerleşme şu şekilde olmuştur:

    Çok önceleri (tahminen 170-180 yıl önce) civar köylüler, Veliköyü ve Yakademirciler Köylerinin birleştiği ve şimdiki şehir merkezinin 500 metre batısında bulunan "Sıracevizler" adındaki yerde bir pazar yeri kurarlar. Pazarı kuran ve geliştiren halkın Müslüman olması bir mescit ve cami yaptırma zorunluluğu ortaya çıkarır. O zamanlar Kayabaşı Köyü´nde oturan Rumbeyoğullarından Hacı Ali Bey, Eski Cami´yi yaptırır. Bunun vakfiyesi olarak da caminin yanına birkaç dükkan eklenir. Halk bu kez, cuma günleri toplandıkları pazar yerini de bu caminin çevresine taşır. Böylece şehirdeki ilk yerleşme başlar.
Kuruluş yeri olarak çevre kazaların ortasında bir durak yeri özelliği taşıyan Çaycuma, kısa sürede gelişerek 1303/1883 yılında "Çarşamba" divanı adıyla Bartın´a bağlanır.

    Kastamonu Vilayetinin düzenlediği 1286/1869 tarihli Salname´de ise Çaycuma adı, "Devrek kazasına bağlı Çarşamba nahiyesi " olarak geçer. Kastamonu Vilayetine Bağlı Livalar, Azalar ve Nahiyeler hakkında 1315/1889 tarihli Kastamonu vilayeti salnamesi´nin 19.sayısında Çaycuma için şu bilgiler verilir: "Devrek kadar muntazam olup, kasaba içinde 2 çarşı, 2 cami, 1 kilise ve 1 hamam vardır."
Osmanlı Devleti´nin 1319/1902 tarihli umumi Salnamesi´nde Çarşamba nahiyesinin Zonguldak´a bağlandığı belirtilir. Zonguldak´a bağlandığı belirtilir. Zonguldak´da bu tarihte Bolu Sancağı´na bağlı kaza haline getirilmiştir. Bolu müstakil Mutasarrıflığı´nın ilk kez düzenleyip 1332/1916 yılında yayınladığı Bolu Divanı Salnamesi´nde Çaycuma hakkında şu bilgiler verilir:

    "Çaycuma, Bolu dahilindeki nahiyelerin en muntazamı ve en büyüğüdür. 31 köyü, 11600 İslam, 370 Rum, 34 Ermeni olmak üzere toplam 12004 nüfusu vardır. nahiye merkezi Çaycuma; muntazam bir çarşı, 2 cami, 1 medrese, 3 sınıflı iptidai mektep ile 1 kilise ve 1 Rum iptidai mektebi, han, hamam gibi ihtiyaç hissedilen binaları ihtiva etmektedir. Bu durumuyla bazı kaza merkezlerinden çok farklı bulunmaktadır. Ahali pek istidatlı ve kabiliyetlidir. İlçe muhtelif tarihlerde değişiklik ve yeniliklere uğramışsa da tarihi değeri yoktur."

    Çaycuma ilçe merkezi ve köylerine yerleşenlerin nereden geldikleri konusunda kesin bilgi ve kayıtlar yoktur. Ancak, konuya ilgi duyanlar kısıtlı olanaklarla kendi orijinlerini araştırmakla yetinmektedirler. Bununla birlikte Çaycuma ve çevresinde homojen olmadığı, değişik bölgelerden gelen insan gruplarının çeşitli tarihlerde bölgeye yerleştiği sanılmaktadır. Nüfusun bir bölümü Kafkasya bölgesinden göç edenlerden bir bölümünün de 400-450 yıl kadar önce Urfa , Mardin, Yozgat dolaylarından bir kısım göçebenin gelerek daha çok da Hacıkadı (Perşembe) dolaylarına yerleşmeleriyle meydana gelmiştir.

    Bu konuda Mustafa Zeren´in anlattıklarıyla Hamit Kalyoncu´nun tez çalışmalarıyla belirttikleri aynı doğrultudadır." 1947 yılında dönemin Gümrük ve Tekel Bakanı Emin Erişirgil Çaycuma´ya uğrar. Bakan Erişirgil Çaycuma´da, yurttaşların hayvan hırsızlığı, hayvan zehirleme, cinayet, kadın kaçırma, soygun, samanlık ve otluk yakma gibi olaylardan şikayetçi olduklarına tanık olur ve Türkiye´nin hiç bir bölgesinde benzeri olmayan bu olaylar Erişirgil´in olağanüstü ilgisini çeker. Bir yıl sonra, 1948´deki kabine değişikliğinde Dahiliye Vekili (içişleri Bakanı) olarak görev yapan Emin Erişirgil , Çaycuma´nın özellikle Perşembe bölgesinden gelen cinayet,yangın vs.. gibi olayların önü alınamayınca olayların kökenini araştırmak ve köklü çözüm bulmak amacıyla bölge hakkında ayrıntılı bilgi ister. Bu araştırmanın sonucunda 400 yıl kadar önce bölgeye Urfa , Mardin, Yozgat dolaylarından yörüklerin geldiği öğrenilir. Bu insanların bölgeye geliş nedenleri kesin biçimde açıklanamamakla birlikte, bu kadar yoğun olayın ve geçimsizliğin nedeni olarak farklı bölgelerden gelen bu insanların bir arada iyi geçinememeleri gösterilir. Hatta olayların yatıştırılması için yalnızca Perşembe yöresiyle sınırlı olmak üzere sıkı yönetim ilan edilmesi konusu bile Bakanlar Kurulunda gündeme gelir.

 Çaycuma´nın Tanıtımı

 İlçe, Filyos Çayı vadisinin iki yanında yer alan yamaçlar arasında kurulmuş olup, deniz seviyesinden yüksekliği 20 metredir. 228 kilometre uzunluğundaki Filyos Çayının yaklaşık 35 kilometrelik kısmı Çaycuma sınırları içinden geçerek, Filyos Beldesinde Karadeniz' e dökülür

      İlçede Karadeniz iklimi hakimdir; yazları fazla sıcak değildir, kış Ayları ise ılık ve yağışlıdır. Yıllık ortalama yağış miktarı 1250-1500 kg/m2'dir.Yağışlar genellikle ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde görülür. İlçe Filyos Vadisi boyunca kuzey rüzgarlarının etkisi altındadır. 

      72 kilometre olan karayolu ağıyla il merkezine ve komşu ilçelere bağlanan Çaycuma'nın, Zonguldak-Ankara demiryolu üzerinde 3 istasyon ve 6 durağı bulunmaktadır. Zonguldak-Ankara karşılıklı seferleri dışında, günün diğer saatlerinde Zonguldak-Çaycuma-Karabük hattında yolcu ve yük nakli yapılmaktadır. ilçede 1942 yılında yapılan Kokaksu (Saltukova) Hava Alanı uzun yıllardan beri kaderine terk edilmişliğinden; sivil havacılık ihtiyaçları çerçevesinde ulaşıma açılması yönündeki çalışmaların başlaması ile kurtulmuştur. 1800 metre uzunluğundaki pist ve terminal binası inşaatı tamamlanmış, drenaj çalışmaları devam etmektedir. 

      M.Ö. 2000 yılından itibaren sırasıyla Pers, Makedonya, Pontus ve Roma Krallıklarının egemenliğinde olan Çaycuma'nın, M.S. dönemleri Bizans ve Türk Beyliklerinin egemenliğinde geçmiştir. Osmanlı döneminde, 1869 tarihli Kastamonu Vilayeti , 1916 tarihli Bolu Mutasarrıflığı Salnameleriyle ve 1869 yılında Çarşamba adıyla Devrek kazasına, 1883 yılında ise Bartın'a , Osmanlı Devletinin 1902 tarihli Salnameleriyle ise Çarşamba Nahiyesi olarak Zonguldak'a bağlandığı yazılı kaynaklardan anlaşılmaktadır. 

      Yeşilin hemen her tonuyla, konuklarını bağrına basan Çaycuma, tadına doyulmaz yoğurduyla yürekleri serinletir ve mis gibi bembeyaz yoğurt, türlü etkinliklerin sergilendiği , coşkuların yaşandığı festivallere adını verir Çaycuma' da...

Çaycuma´nın Tarihçesi

Oldukça yeni bir yerleşim yeri olan Çaycuma´nın tarihiyle ilgili bilgiler, Osmanlı Devleti döneminde hazırlanan Kastamonu ve Bolu Salnamelerindeki bilgilerle ve sözlü anlatımlarla sınırlıdır. Yerleşim yeri olarak çok uzun bir tarihsel geçmişe sahip olmamakla birlikte bugünkü Çaycuma´nın sınırları içinde kalan topraklar tarih öncesi dönemden bu yana çeşitli ulus toplulukların yerleşimine sahne olmuştur.Tarihsel süreç içinde savaşlar, göçler ve diğer nedenlerle bölgeye yerleşen toplulukların izleri günümüze kadar gelmiştir.

      Tarih öncesi dönemde Çaycuma´nında içinde bulunduğu bölgenin adı Paflagonya idi. Paflagonya Bölgesinin batı sınırını Filyos Çayı oluşturuyordu. Karadeniz kıyısındaki Tios (Filyos) bir Miletos kolonisiydi. Paflagonya bölgesine yerleştiği bilinen en eski topluluklar Frigya boylarıdır. İ.Ö.1200´lü yıllarda başlayan ve "Ege Göç Kavimleri Hareketi" adı verilen göçlerle birlikte Bitin, Mariondin,Migdon diye anılan Frig toplulukları Zonguldak ve civarına yöneldi. Ancak bu topluluklar birkaç yüzyıl boyunca siyasal bir örgüt yapısı oluşturamadılar. Kral Gordios ve Midas´ın öncülüğünde siyasal yapılanma içine girdilerse de yöredeki Frig egemenliği Kimmerler tarafından ortadan kaldırıldı. İ.Ö. VII.yy başlarında Kafkasya´dan Anadolu´ya giren Kimmer boyları Frigya´ya ardı arkası kesilmeyen seferler düzenledi. Bu seferlerin sonucunda Frig Kralı III.Midas Kimmer savaşçılarına yenik düştü ve İ.Ö. 676´da Frig Krallığı ortadan kalktı.

      Kimmerler,Paflagonya´daki varlıklarını İ.Ö. 630´lara değin sürdürdüler ancak Lidyalılar ve Asurlular´la yaptıkları savaşlar sonucunda zayıf düştüler ve en sonunda Med Devleti karşısında tutunamayarak Anadolu´yu terk ettiler.

      Kimmerler2den sonra İ.Ö. VI.yy başlarında Lidya Devleti bölgede egemenlik sağladı. Yine aynı yıllarda,Batı Anadolu kıyılarında yaşayan kimi Megaralılar ve Boitoiyalılar bölgeye geldiler. Karadeniz´in kuzeyinden getirdikleri malların boşaltılabileceği "emperion"lar (küçük ticari iskeleler) kurmaya yöneldiler. Tios (Filatairos/Filyos) bunklar arasında önemli bir koloniydi. Ancak perslerin, Lidyalıları İ.Ö. 546´da yenilgiye uğratmasıyla bölgedeki Lidya egemenliği de son buldu.

      Persler, Anadolu´ya egemendiler ama Tiios (Filyos) gibi koloni kentlerin yönetimine "tiran" adı verilen kendi yandaşlarının getirilmesini sağladılar. İ.Ö.334´de Anadolu´ya geçen Makedonya kralı İskender, Pers ordusunu Gronikos Çayı yakınlarında yenilgiye uğratınca Perslerin Batı ve Kuzeybatı Anadol´daki üstünlüğü sona erdi. İskender bölgeyi Makedonyalı subayların yönetimine bıraktı.

       Romalılar döneminde, Romalı soylulardan ve ünlü yöneticilerden Balbinus, İmparator Maksimunus (İ.Ö.235-238) zamanında çeşitli vilayetlerde sivil yönetime geçişe yönelik düzenlemeler yaptı ve bölge Doğu Roma İmparatorluğu içinde kaldı.

       VII.yy başalarında, Bizans İmparatoru herakleios döneminde ülke "thema" (vilayet) denilen yönetsel birimlere ayrıldı. Bölge de bunlardan "Opsikion Theması" içinde yer aldı.

        Paflagonya kıyıları 1204´den sonra Komnenos soyundan gelen David tarafından ele geçirildi.

       1071 Malazgirt savaşı´ndan sonra türk boyları kitleler halinde Anadolu´ya akmaya başladı. Malazgirt zaferinden hemen sonra Alp Arslan (1072) öldürülünce yerine oğlu Melikşah geçti ancak Türkler arasındaki iktidar kavgası bir türlü bitmek bilmiyordu. Alp Arslan´a karşı ayaklanmış olan Kutalmışoğlu Süleymanşah ve kardeşi Mansur Anadolu´ya girdiler ve kısa sürede Konya´dan İznik2e kadar olan bölgeyi ele geçirdikten sonra 1075´te Anadolu Selçuklu Devletini kurdular. Ancak Bizans egemenliğindeki Zonguldak ve yöresine yönelik Türk saldırıları geçicii akın olmaktan öteye gidemiyordu.

       1084 yılında I.Aleksios´un bölgedeki valilerini askerleriyle birlikte İstanbul´a ttoplantıya çağırmasını fırsat bilen Süleymanşah´ın komutanlarından Emir karatekin, Ulus, Bartın, Devrek topraklarını ele geçirdiikten sonra kıyıya yönelerek Zonguldak yöresini bütünüyle ele geçirdi.Büyük Selçuklular ile Anadolu Selçukluları arasındaki çekişme yeniden başlamıştı. Çekişme sonucu Anadolu Selçukluları büyük bir sarsıntı geçirdiler. Emir Karatekin´de Bizanslılar karşısında direnemeyince bölge yeniden Bizanslıların eline geçti.

       Anadolu Selçukluların çöküş döneminde Candaroğulları Beyliği bağımsızlığını ilan etti (1335). Sinop´tan Safranbolu´ya kadar uzanan bölgede egemen olan Candaroğulları beyliklerini hem Bizans´a, hemde Osmanlılar´a ve öbür beyliklere karşı korumaya çalıştılar. Candaroğulları en çok Osmanlı Devleti tedirgin ediyordu. Candaroğlu Süleyman Paşa´nın bir kaç kez Orhan gazi ile savaştığı biliniyor.

       Amasra´ya kadar uzanan kıyı bölgesinin ve iç kesimlerin Osmanlı topraklarına katılması; Cenevizlileriin, Bizanslıların ve Candaroğullarının egemenliğinin kesin olarak sona ermesi Fatih Sultan Mehmet döneminde oldu. Fatih Sultan Mehmet aynı zamanda Candaroğulları beyliğinide ortadan kaldırdı.

Çaycuma´da Turizm

Çaycuma'nın Zeugması

 İlçemize bağlı Kadıoğlu Köyü´nde ikamet edene Nizamettin Oral tarafından 24 Ocak 2008´de bahçesine sera kurarken Geç Roma-Erken Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilen Zeugma benzeri taban döşeme mozaikleri bulunması sonucu bu alan, Kültür Bakanlığıtarafından koruma altına alınmıştır.

 Müze Müdürlüğü arkeologlarından Handan Özalpay başkanlığında başlatılan kazı çalışmaları yeni boyut kazanmış taban döşeme mozaiğin ardından çevresindeki çalışmalarda bir villa olduğu tahmin edilen bir yerleşim kalıntısına rastlanmıştır. Arkeolog ÖZALPAY, yerleşim kalıntısının M.S. 250–260 dönemine ait olduğunu, bir adet Gümüş sikke bulduklarını, ayrıca bahçenin yakınında küçük bir taban döşeme mozaiğine daha rastladıklarını kaydetmiştir.

2 yıldır Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Özel İdare tarafından yürütülen kazı ile gün yü züne çıkarılmaya çalışılan mozaiklerin Roma dö nemine ait olduğu belirtiliyor. Zeugma´da ortaya çıkarılan mozaiklere benzetilen Kadıoğlu Mozaikleri ve etrafındaki tarihi kalıntılarla Çaycuma tarihi konusunda da önemli bulgular elde edildi. Son ola rak ortaya çıkarılan ve bir villaya ait taban mozai ği olduğu belirtilen bulguda oldukça ilginç ve net desenler görenleri hayran bırakıyor. Kazı çalışmaları ile Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri tarafından alınan bilgilere göre:

24.01.2008 yılında mülkiyet sahibi tarafından sera yapmak için açılan alanda ortaya çıkan mozaiğin görülmesi ile, alan tescile önerilmiş ve kurtarma kazısı yapılması ge rektiği Kültür Bakanlığına bildirilmiştir. Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Ge nel Müdürlüğü´nün 04.03.2008 tarih ve 39345 sayılı kazı izni ile mozaiğin ortaya çıktığı alan da Ereğli Müze Müdürlüğünce kazı çalışmalarına 27.05.2008 tarihinde başlanmıştır. Kazı çalışmaları sırasında alanın temizlenme si ile ortaya çıkan çok renkli tesseralardan oluşan zemin mozaiği, dıştan içe doğru geometrik motiflerden oluşan geniş bantlarla ortadaki panoyu çevrelemektedir.

 Kazı çalışmalarında bulunan, LYKURGOS ve AMBROSİA Mozaiği:bir üzüm bağı içinde betimlenmiş kompozisyonun so lunda bir erkek figür sağma ise bir kadın figürü bu lunmaktadır. Erkek bir balta tutan sol elini havaya kaldırmış kadının üstüne yürümektedir. Bu bir üzüm bağında bir erkeğin kadına saldırma sahnesidir. Tanrı Dionysus´a hakaret etmiş Trakya Kralı Lykurgos´un Ambrosia´ya saldırısını betimlemektedir.31.07.2009 tarihinde Kültür Bakanlığı'nın izinleri doğrultusunda çalışmalara devam edilmiş ve figürlü taban mozaiğinin yanında, geometrik motiflerden oluşan ve figürlü mozaik tabanda kullanılan tessera-lardan daha büyük tesseralar kullanılarak oluşturul muş ikinci bir oda daha ortaya çıkartılmıştır. 2008 ve 2009 yılları içinde iki odası ortaya çıka rılan  M.S. 3´üncü yüzyıla ait (Roma dönemi) villa yerleşimi mimari tarzı mozaiklerin yayılım alanını görebil mek amacıyla 2010 yılı sezonunda da Kdz. Ereğli Müze Müdürlüğü başkanlı ğında, Arkeolog Ünver GÖÇEN´in sorumluluğun da kazı çalışmalarına 12 işçi ile devam edilmiştir.Bu çalışmalar ile III. bir oda ve su yolu ile ay rılmış II. villaya ait olduğunu düşünülen yeni mozaikli oda daha ortaya çıkartılmıştır. Kabul ya da toplantı salonu olduğu tespit edilen oval mimari tarzı odanın zemin mozaiği, dıştan içe doğru geniş bantlarla, yaprak ve dalga motifleri ile ortadaki panoları çevrelenmektedir. Kare çerçeveler içinde yapılmış sarmallar için de 20 adet av sahneleri, hayvan mücadeleleri yer almaktadır. Yine zemin mozaiğinde köşelerde sakallı dört erkek masklarının başlarından çıkan Eros, arslanlar ve domuzlar tarafından taşınan sarmallar ve bitkisel motifler yer almaktadır.

Bulunan odanın kuzey tarafında yer alan 1x5 metre ebatlarıdaki dikdörtgen çerçeve içerisinde Tanrı Erosların Eşleri Psykhe´lerle birlikte denizde balık avı sahnesi bulunmaktadır.

Kadıoğlu Köyü Zonguldak sı nırlan içerisinde ve Zonguldak´ın 45 km güney doğusunda Çaycuma İlçesi'nde yer almaktadır. Çalışmalar bitildiğinde LYKURGOS ve AMBROSİA Mozaiği Çaycuma'da ziyaret edilebilecek yerler arasına girecektir.

Çayır Köyü Su Mağarası

Çaycuma´ya bağlı Çayır köyünde bulunan mağara doğa harikasıdır. İçine girilebilir.   Mağaranın Soğuk ve temiz akar suyunda alabalık yetiştiriliyor. Mağara önünde piknik yapabileceğiniz alan bulunmaktadır. Ayrıca Çayır köyünde biri mağara yakınında, diğeri köy merkezinde; 2 adet tarihi köprüde bulunmaktadır.

Antik Teion-Billaos Kenti ve Filyos Kalesi

   

-Filyos Beldesi'nin Tarihçesi  

Bakanlar Kurulunun 26.04.1999 tarih ve 99/12698 sayılı kararı ile beldemizin "HİSARÖNÜ"olan ismi"FİLYOS"olarak değiştirilmiştir.

Zonguldak ili Çaycuma İlçesi Filyos Beldesi,Billaios (Billaeus-Filyos)nehrinin Karadeniz'e döküldüğü alanda kurulmuştur. İlk Çağlarda nehrin adından dolayı Billaios adıyla biliniyordu.Bu sözcük paila (Su geçidi)sözcüğüne (Tireios) takısının eklenmesi ile pailaios, Billaios biçimlerinde kullanılmış Filyos adı da muhtemelen bu sözcükleri zamanla ses değişimine uğramasından ortaya çıkmıştır.

Kentin diğer yaygın adı Tieion'dur.Kimi kaynaklarda Tieion (Tion-Tiun)olarak geçen bu sözcük aziz stephanos'a göre kentin kurucusu rahip Tios'tan (Tios'un kenti anlamında)gelmektedir.Paflagonya ili Bitinya topraklarının  kesiştiği alanda kurulmuştu

İran kıralı kros'un Lidya Krallığına son vermesi ile Filyos Bölgesi İran'a daha sonra da büyük İskender zamanında Paflagonya ile birlikte Makedonya'ya bağlandı. M.Ö.301 tarihinde roma imparatorluğu ikiye bölününce Selçuklular ve Cenevizlilerin hakimiyetine geçen Filyos1459 –1460 tarihlerinde Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı İmparatorluğuna bağlandı. 

Tarihi eserlerin birçoğu Roma,Bizans ve Cenevizlilere aittir.Beldemizde büyük bir mağara,denize uzanan kale, açık hava tiyatrosu, antik liman, su sarnıcı, açık ve kapalı kilise vb. tarihi eserler mevcuttur.

Halen kazı çalışmaları devam etmektedir.Tarihi eserlerin ortaya çıkartılması halinde Çaycuma İlçesi'nin Filyos Beldesi daha çok iç ve dış turizmin gözbebeği olacaktır.

Çaycuma'da Turistik yönden ilgi çeken yöreler :  

İlçemiz turizmi genellikle deniz ve tarihi eserlerin iç içe bulunduğu Hisarönü (Filyos)  beldesinde yoğunlaşmaktadır. Geniş bir kumsala sahip olan Hisarönü ,yaz günleri vatandaşların hücumuna uğrayarak kumsalların dolmasına neden olmaktadır. Hisaönü kasabasının tarihi M.Ö. 1500 yıllarına kadar dayanmaktadır. Hisarönü'ndeki tarihi eserlerin birçoğu Roma ,Bizans ve Cenevizlilere aittir. Hisarönü'nde büyük bir mağara ve denize uzanmış kalesiyle tarihi kalıntı izleri bulunmaktadır. Bu tarihi kalıntılar Turizm Bakanlığı tarafından  koruma altına alınmıştır. İlçemizde Hisarönü Bucağındaki tarihi eserlerden başka , Roma döneminden kalma Kayabaşı  Mezar kalıntıları, Sarmaşık Köyü'ndeki tarihi mezar kalıntıları, Çayır Köyü Mağarası ile ilçe merkezinin Maltepe namı ile anılan yöresindeki yığma Höyük kalıntıları için ilgili Bakanlıkça gerekli çalışmalar yapıldığı takdirde turizme kazandırılabilir.             

            İlçemizin gezilebilecek diğer yerleri ise, Velibaba Türbesi , Göldağı , Çömlekçi Köyü Gavur Ambarı Mevkii , Erenköy Piknik yeri ile Geriş Köyü üzerinde Kocameşe adıyla anılan mesire yeri bulunmaktadır.

Çaycuma'ya bağlı Kadıoğlo Köyü'nde 2008 yılında tesadüfen bulunan figürlü mozaiğin  Kdz. Ereğli Müze Müdürlüğü tarafından yürütülen kazı çalışmalarında mozaiklerin devamını ve mimari yapının sınırlarını belirlemek için başlatılan çalışmalara halen devam edilmektedir..Edinilen bilgiye göre Batı Karadeniz'de ilk kez rastlan ve bölgede az tahribatla sağlam olarak gün yüzüne çıkartılan mozaiklerin tarih açısından çok önem arz ettiği öğrenilmiş olup çalışmalar tamamlandığından turizm açısından önem arz edecektir.

 

     



Çaycuma ilçesi ve ilçeye bağlı belediyeler
Çaycuma Belediyesi
Filyos Belediyesi
Karapınar Belediyesi
Nebioğlu Belediyesi
Perşembe Belediyesi
Saltukova Belediyesi